TR Doktor

İstanbul Özel Gelişim Laboratuvarında Bakılan Testler

Yazar:









Genel Kanser Testleri
KOLOREKTAL KANSER

Karsinoembriyojenik antijen (CEA): Kolon, rektum, karaciğer, pankreas, akciğer (özellikle küçük hücreli), meme, prostat, mide ve over kanserlerinde CEA seviyesi yüksek bulunabilmektedir. Özellikle kolon kanserinde tedaviye yanıtın ve hastalığın ilerlemesinin izlenmesinde yararlıdır. En yüksek CEA düzeyi, karaciğer ve kemik metastazlı kolon kanserli hastalarda görülür. CEA düzeyinin ayrıca sigara içilmesi, alkole bağlı hepatik siroz, pankreatit, inflamatuvar bağırsak hastalığı, amfizem, rektal polip, benign meme hastalığı gibi kanser dışı birçok hastalıkta da arttığı gösterilmiştir.
CA 19-9: Bütün gastrointestinal sistem kanserleri (pankreas kanseri, mide kanseri, kolon kanseri vb.) ve diğer adenokarsinomalarda düzeyi yükselir. Pankreas kanserinde en sık yükselen tümör markerıdır. Ayrıca akut ve kronik pankreatit, kolanjit ve siroz gibi benign durumlarda da yükselebilir.
AKCİĞER KANSERİ
Karsinoembriyojenik antijen (CEA): Kolon, rektum, karaciğer, pankreas, akciğer (özellikle küçük hücreli), meme, prostat, mide ve over kanserlerinde CEA seviyesi yüksek bulunabilmektedir. Özellikle kolon kanserinde tedaviye yanıtın ve hastalığın ilerlemesinin izlenmesinde yararlıdır. En yüksek CEA düzeyi, karaciğer ve kemik metastazlı kolon kanserli hastalarda görülür. CEA düzeyinin ayrıca sigara içilmesi, alkole bağlı hepatik siroz, pankreatit, inflamatuvar bağırsak hastalığı, amfizem, rektal polip, benign meme hastalığı gibi kanser dışı birçok hastalıkta da arttığı gösterilmiştir.
Nöron Spesifik Enolaz (NSE): Nöral dokuda, nöroendokrin sistem hücrelerinde ve APUD (amine precursor uptake and decarboxylation) dokularında bulunan bir enolaz tipidir. NSE, küçük hücreli akciğer kanseri, nöroblastom, feokromasitoma, karsinoidler, tiroidin medüller karsinomu, melanom ve pankreas adacık tümörleri gibi nöroendokrin kaynaklı tümörlerin göstergesidir. Özellikle akciğerin küçük hücreli kanseri için önemli bir göstergedir.
ACTH:Cushing sendromu, karsinomlu hastalarda en sık görülen endokrin sendrom olup, bu hastaların yarısında çoğunlukla yulaf veya küçük hücreli tipte akciğer kanseri, %10’unda timus, %10’unda pankreas, %5’inde tiroidin medüller karsinomu ve %5’inde nöral yarık tümörü vardır. Endokrin organların embriyolojik tümörlerinin bir grubu olan APUDomalar da ACTH sentezler.
Kalsitonin:Tiroidin parafoliküler C hücrelerinden salgılanan kalsitonin, buradan kaynaklanan medüller tiroid karsinomunda ideal bir tümör göstergesidir. Tedavinin izlenmesi ve nüksün saptanmasında yararlıdır. Yüksek plazma kalsitonin düzeylerine akciğer (histolojik tipe bağlı olmaksızın), kolon, meme ve pankreas kanserlerinde de rastlanır.
Kromogranin A: Nöroendokrin kökenli tümörlerde artışı söz konusudur. Tanı ve izleminde kullanıldığı durumlar karsinoid tümör, feokromasitoma, nöroblastoma, endokrin pankreatik tümör, küçük hücreli akciğer kanseridir. Tümöral nedenli artışlar dışında, böbrek yetmezliği, karaciğer hastalığı, atrofik gastrit, inflamatuvar barsak hastalığı, mide koruyucu ilaç kullanımı ve stres durumlarında da yükselebilir.
Cyfra 21-1: Sitokeratin fragman 19 adıyla da bilinen yeni bir tümör belirteci olup, akciğer kanserleri için en özgül belirteçlerden biridir. Bronş kanserlerinde, Cyfra 21-1 pozitifliğini (%85) CEA, SCC gibi diğer belirteçlerden daha yüksek oranda saptayan çalışmalar vardır. Malign plevral efüzyonların benign olanlardan ayrılmasında tümör belirteçlerinin rolüne bakıldığında, Cyfra 21-1 ve Ca 15-3’ün en yüksek duyarlılık ve özgüllüğe sahip olduğu belirlenmiştir. Bu iki belirtecin kombine kullanımı önerilmektedir.
Squamous Cell carcinoma Antijen (SCCA): Uterin serviks, vulva, akciğer, baş-boyun ve özefagusun skuamöz hücre kanserlerinin serolojik markerıdır.
ProGRP: ProGRP, GRP (Gastrin Releasing Peptide)’nin prekürsörüdür. Küçük hücreli akciğer kanseri hastalarında düzeyi yükselmektedir.

MESANE KANSERİ

ImmunuCyt: ImmunoCyt, mesane kanseri gelişen hastalarda, mesane duvarından salınan ve idrarla atılan tümör antijenlerini saptayan non-invaziv bir testtir. Test, özellikle erken tanıda önemlidir. Sitoloji ile kombine edilerek, testin duyarlılığı erken dönemde %78, ikinci dönemde (Grade 2) %89, üçüncü dönemde (Grade 3) %94 olarak bulunmuştur. ImmunuCyt ve sitoloji birlikte kullanıldığında tüm dönemlerde diğer tanısal testlerden daha duyarlıdır. Testin negatif prediktif değeri %94 ‘tür. ImmunoCyt, girişim gerektirmeyen tanı yöntemleri içinde değerli bir tanı aracı ve tarama testi olarak kullanılmaktadır. Pozitif sonuçlar, sistoskopi ile değerlendirilmelidir.

BTA(Bladder tumor antigen): Bu test, kompleman faktör H ve ilgili proteinleri belirleyen bir tarama testidir. Duyarlılığı, çeşitli çalışmalarda %36-89 arasında değişmektedir. BTA testleri, tanıdan çok rekürrensin izleminde faydalıdır.
NMP22: Mitozda görev alan nükleer matriks proteini üzerindeki farklı epitopları tanıyan bir ELİSA testidir. Testin duyarlılığı %47-100, özgüllüğü ise %60-80 dir. Bu geniş aralık, yapılan çalışmalarda tümörün büyüklüğü ve evresinin farklı olmasından kaynaklanmaktadır.
UBC Rapid: İdrarda sitokeratin 8 ve 18 i ölçen bir testtir. Bu testin duyarlılığı %57-83, özgüllüğü ise %70-90 arasında değişmektedir.
MİDE KANSERİ
GastroPanel Test: (Detaylı Bilgi İçin Tıklayınız)
Karsinoembriyojenik antijen (CEA): Kolon, rektum, karaciğer, pankreas, akciğer (özellikle küçük hücreli), meme, prostat, mide ve over kanserlerinde CEA seviyesi yüksek bulunabilmektedir. Özellikle kolon kanserinde tedaviye yanıtın ve hastalığın ilerlemesinin izlenmesinde yararlıdır. En yüksek CEA düzeyi, karaciğer ve kemik metastazlı kolon kanserli hastalarda görülür. CEA düzeyinin ayrıca sigara içilmesi, alkole bağlı hepatik siroz, pankreatit, inflamatuvar bağırsak hastalığı, amfizem, rektal polip, benign meme hastalığı gibi kanser dışı birçok hastalıkta da arttığı gösterilmiştir.
CA 72-4: Primer olarak gastrointestinal sistem adenokarsinomlarında ve over ve meme dokularında bulunur. Metastatik mide kanserli hastaların büyük bir yüzdesinde CEA ya da CA 19-9 ile karşılaştırmalı olarak CA 72-4 düzeylerinin de yükseldiği gösterilmiştir. Ayrıca bazı benign durumlarda da (pankreatit, siroz, pulmoner hastalıklar, romatoid hastalıklar, jinekolojik hastalıklar, gastrointestinal sistem hastalıkları vb.) CA 72-4 düzeyi artabilir.
CA 19-9: Bütün gastrointestinal sistem kanserleri (pankreas kanseri, mide kanseri, kolon kanseri vb.) ve diğer adenokarsinomalarda düzeyi yükselir. Pankreas kanserinde en sık yükselen tümör markerıdır. Ayrıca akut ve kronik pankreatit, kolanjit ve siroz gibi benign durumlarda da yükselebilir.
PANKREAS KANSERİ

Karsinoembriyojenik antijen (CEA): Kolon, rektum, karaciğer, pankreas, akciğer (özellikle küçük hücreli), meme, prostat, mide ve over kanserlerinde CEA seviyesi yüksek bulunabilmektedir. Özellikle kolon kanserinde tedaviye yanıtın ve hastalığın ilerlemesinin izlenmesinde yararlıdır. En yüksek CEA düzeyi, karaciğer ve kemik metastazlı kolon kanserli hastalarda görülür. CEA düzeyinin ayrıca sigara içilmesi, alkole bağlı hepatik siroz, pankreatit, inflamatuvar bağırsak hastalığı, amfizem, rektal polip, benign meme hastalığı gibi kanser dışı birçok hastalıkta da arttığı gösterilmiştir.
CA 19-9: Bütün gastrointestinal sistem kanserleri (pankreas kanseri, mide kanseri, kolon kanseri vb.) ve diğer adenokarsinomalarda düzeyi yükselir. Pankreas kanserinde en sık yükselen tümör markerıdır (sensitivite %70-95). Artış miktarının tümör kitlesi ile bir ilişkisi yoktur, ancak test hastalığının seyrini izlemede faydalı olabilir. Ayrıca akut ve kronik pankreatit, kolanjit ve siroz gibi benign durumlarda da yükselebilir. Pankreatitli hastalarda CA 19-9 düzeyleri tipik olarak 120 U/ml’yi aşmazken, pankreas kanserli hastalarda çok daha yüksektir.
CA 72-4: Primer olarak gastrointestinal sistem adenokarsinomlarında ve over ve meme dokularında bulunur. Metastatik mide kanserli hastaların büyük bir yüzdesinde CEA ya da CA 19-9 ile karşılaştırmalı olarak CA 72-4 düzeylerinin de yükseldiği gösterilmiştir. Ayrıca bazı benign durumlarda da (pankreatit, siroz, pulmoner hastalıklar, romatoid hastalıklar, jinekolojik hastalıklar, gastrointestinal sistem hastalıkları vb.) CA 72-4 düzeyi artabilir.
Kromogranin A: Nöroendokrin kökenli tümörlerde artışı söz konusudur. Tanı ve izleminde kullanıldığı durumlar karsinoid tümör, feokromasitoma, nöroblastoma, endokrin pankreatik tümör, küçük hücreli akciğer kanseridir. Tümöral nedenli artışlar dışında, böbrek yetmezliği, karaciğer hastalığı, atrofik gastrit, inflamatuar barsak hastalığı, mide koruyucu ilaç kullanımı ve stres durumlarında da yükselebilir.
KARACİĞER KANSERİ

Karsinoembriyojenik antijen (CEA): Kolon, rektum, karaciğer, pankreas, akciğer (özellikle küçük hücreli), meme, prostat, mide ve over kanserlerinde CEA seviyesi yüksek bulunabilmektedir. Özellikle kolon kanserinde tedaviye yanıtın ve hastalığın ilerlemesinin izlenmesinde yararlıdır. En yüksek CEA düzeyi, karaciğer ve kemik metastazlı kolon kanserli hastalarda görülür. CEA düzeyinin ayrıca sigara içilmesi, alkole bağlı hepatik siroz, pankreatit, inflamatuvar bağırsak hastalığı, amfizem, rektal polip, benign meme hastalığı gibi kanser dışı birçok hastalıkta da arttığı gösterilmiştir.
Fetoprotein (AFP): Primer karaciğer, testis ve over kanserlerinin araştırılması ve tedaviye yanıtın izlenmesi amacıyla kullanılır. Erişkinlerde yüksek AFP düzeylerinin kanser dışı başlıca kaynağı benign karaciğer hastalıklarıdır. Genellikle benign hastalıklara eşlik eden AFP artışı orta derecededir, buna karşılık 500 g/L’den daha yüksek düzeyler hepatosellüler veya germ hücresi karsinomu varlığını düşündürür.

CA 19-9: Bütün gastrointestinal sistem kanserleri (pankreas kanseri, kolon kanseri vb.) ve diğer adenokarsinomalarda düzeyi yükselir. Pankreas kanserinde en sık yükselen tümör markerıdır). Ayrıca akut ve kronik pankreatit, kolanjit ve siroz gibi benign durumlarda da yükselebilir.
CA 15-3: Meme kanserli hastaların tanı, rekürrens ve tedavi takibinde kullanılır. Hastalık nüksünü önceden belirlemede ve tedaviye yanıtı belirlemede faydalı olabilir. Meme kanserine ek olarak, pankreas, akciğer, over, kolorektal ve karaciğer kanserlerinde ve benign karaciğer ve meme hastalıklarında da yüksek değerler saptanabilir.
Alkalen Fosfataz (ALP): Karaciğer, kemik ve plasentadan kaynaklanır. Normal erişkinlerin serumlarında bulunan ALP’nin başlıca kaynağı karaciğer ve safra kanallarıdır. Kemik ve karaciğerdeki primer kanserlerin ve bu organlara olan metastazların saptanmasına yardımcı olabilir. Karaciğere atlayan lösemi gibi hastalıklarda, karaciğer tutulumunun genişliği ile orantılı belirgin ALP artışları olur.
Ferritin:Bir demir depo proteini olan ferritin, demir metabolizması bozukluklarında ve bazı kanserlerde klinik değer taşımaktadır. Akut lösemi, karaciğer kanseri ve Hodgkin lenfomada önem taşır. Diğer artış nedenleri arasında, kan transfüzyonu, demir tedavisi, karaciğerin akut ve kronik hastalıkları, inflamasyonlar, meme, özofagus ve baş-boyun kanserleri bulunmaktadır.
OVER KANSERİ
CA 125: Over kanserli hastaların % 80-90’ında artar. Normal sınırdan yüksek değerler, menstrüel siklusun foliküler fazındaki kadınlarda, gebeliğin ilk üç ayında ve endometriyozis, salpenjit, uterus myomu, siroz, hepatit ve pankreatit gibi selim hastalıklarda görülür. Ayrıca, meme veya akciğer gibi diğer organ kanserlerinde de artmış CA 125 değerleri gözlenebilir. Over kanserinde tedaviye yanıtın izlenmesinde kullanılır. Benign durumlarda da arttığı için tarama testi olarak kullanılmaz.
HE4 ( Human Epididymis protein 4):Yapılan birçok çalışmada ovaryen neoplazilerde HE4 protein sentezinin arttığı gösterilmiştir. Bu nedenle HE4, over kanserlerinin tanısında anlamlı ve yeni bir markerdır. HE4 ve CA 125’in birlikte kullanımı malign ve benign oluşumların ayrılabilmesi, tümörlerle endometriyozis ayrımının yapılabilmesi, tedavisi sürdürülen over kanserlerinin izlenmesi ve erken tanı konulması yönünde daha doğru ve duyarlılığı yüksek sonuç verdiği için, tek başına CA 125 kullanımından çok daha iyi bir malignite risk değerlendirme göstergesidir.
Anti-Müllerian Hormon (AMH): Over rezervini ve fonksiyonlarını değerlendirmede güvenilir bir marker olan AMH, aynı zamanda granüloza hücreli tümörleri araştırmada da kullanılmaktadır. Granüloza hücreli tümör nedeniyle opere olan hastalarda, postoperatif dönemde cerrahinin etkinliğini ve sonrasında hastalık rekürrensini göstermede oldukça sensitif bir markerdır.
İnhibinler (İnhibin A ve B): CA 125, overin epitelyal tümörleri için anlamlıdır. Granüloza hücreli tümörleri araştırmada yeterince duyarlı değildir. Bunun için Total İnhibin veya İnhibin A + İnhibin B bakılabilir. CA 125 ile birlikte İnhibin ölçümü, over kanserlerinin % 95’ini ortaya çıkarabilmektedir.
CA 15-3: Meme kanserine ek olarak, pankreas, akciğer, over, kolorektal ve karaciğer kanserlerinde ve benign karaciğer ve meme hastalıklarında da yüksek değerler saptanabilir.
Human Koryonik Gonadotropin (hCG): Genellikle gebeliğin doğrulanması ve ektopik gebelik tanısı koymak için ölçülen hCG, mol hidatiform, koryokarsinom ve plasental trofoblastik tümörler gibi gestasyonel trofoblastik patolojilerin tanısı ve klinik izlenmesinde geniş çapta kullanılmaktadır. AFP ile birlikte over ve testisin bazı germ hücreli tümörlerinin tanı ve izlenmesinde de yararlanılmaktadır.
TİROİD KANSERİ
Tiroglobulin:Tiroid bezindeki bir depo proteini olan tiroglobulin, tiroid kanserli hastaların izlenmesinde ve özellikle radyoaktif iyot tedavisi alan veya tiroid cerrahisi sonrasında hastaların monitörizasyonunda önemlidir. Diferansiye tiroid kanserinin tanısında önem taşımaktadır. Diğer artış nedenleri arasında tiroid iğne biyopsisi, tirotoksikoz, tiroidit ve tiroid adenomu bulunmaktadır.
Kalsitonin:Tiroidin parafoliküler C hücrelerinden salgılanan kalsitonin, buradan kaynaklanan medüller tiroid karsinomunda ideal bir tümör göstergesidir. Tedavinin izlenmesi ve nüksün saptanmasında yararlıdır. Yüksek plazma kalsitonin düzeylerine akciğer (histolojik tipe bağlı olmaksızın), kolon, meme ve pankreas kanserlerinde rastlanır. Ancak tiroid kanseri dışındaki kanserlerin taraması için uygun değildir.
Nöron Spesifik Enolaz (NSE): Nöral dokuda, nöroendokrin sistem hücrelerinde ve APUD (amine precursor uptake and decarboxylation) dokularında bulunan bir enolaz tipidir. NSE, küçük hücreli akciğer kanseri, nöroblastom, feokromasitom, karsinoidler, tiroidin medüller karsinomu, melanom ve pankreas adacık tümörleri gibi nöroendokrin kaynaklı tümörlerin göstergesidir.
LÖSEMİ-LENFOMA KANSERİ
Lösemi ve lenfoma tanısında periferal kan örneği ve kemik iliğinden immünohistokimyasal boyama ve monoklonal antikor çalışmaları yapılmaktadır. Laboratuvarımızda bu konuyla ilgili testler ve çeşitli paneller mevcuttur.
Enfeksiyon Hastalıkları Test Paneli
T-Spot.TB (Tüberküloz Tanı Testi)
Sepsitest(En Geniş ve Hızlı Patojen Taraması Yapan Moleküler Test
Multipleks PCR Testleri (Çoklu Patojen Araştırması Yapan Moleküler Test
Konfirmasyon Testleri
Fungal Tanı Testleri
Interlökin 28-B
HBP (Heparin Birding Protein)(Sepsi Tanı Markeri)
Mide Sağlığı Kontrol Testleri
GastroPanel Test
Helicobacter pylori Antijeni (HpSA)(Gaita)
Helicobacter pylori Antikoru IgA (Serum)
Helicobacter pylori Antikoru IgG (Serum)
Helicobacter pylori Antikoru IgM (Serum)
H.pylori C-14 Üre Nefes Testi

Menopoz Test Paneli
FSH,
LH,
E2 (Estradiol),
Progesteron,
Kemik Alkali Fosfataz (Ostaz),
Hemogram,
TSH,
Prolaktin,
Kalsiyum,
Fosfor,
AMH (Anti-Mullerian Hormon),
İnhibin B
Romatizma Testi
Romatizma Nedir? İltihaplı Romatizma Nedir? CCP Nedir?

Vücudun hareketini sağlayan kas ve iskelet sisteminde ağrı, şişlik,hareket kısıtlılığı ile birlikte seyreden ve aynı zamanda iç organlarda da hasara neden olan hastalıklara genelde romatizma adı verilmektedir. Romatizma tek bir hastalık değildir. 200’den fazla çeşidi bulunmaktadır.

Bütün romatizmal hastalıkların nedeni belirli değildir, ancak bir kısmının nedeni bilinmektedir.

İltihaplı romatizma, mikropların neden olduğu romatizma tipidir. Akut eklem romatizması, romatoid artrit, gut gibi durumlar iltihaplı romatizma örnekleridir.

İltihabi olmayan romatizma ise, halk arasında kireçlenme denilen osteoartrit, myalji, fibromiyalji gibi durumlardır.

Romatizma tanısında çok sayıda test kullanılmaktadır. Bunlar içinde son dönemde en etkin olanlar CCP, RF IgA, RF IgG, RF IgM’ dir. CCP, romatizmal durumlardan romatoid artrit tanısı için en önemli testlerin başında gelmektedir. 3.jenerasyon CCP ise, duyarlılığı en yüksek CCP testidir.
Small-dense LDL (sLDL) / MPO+ hsCRP
İleriye Yönelik Kalp Hastalığı Riskini Nasıl Anlayabiliriz?

İleriye yönelik olarak, kalp- damar hastalıkları riskini anlamaya yarayan bazı testler bulunmaktadır.

Bu amaçla, günümüze kadar klasik olarak total kolesterol, HDL (iyi huylu) kolesterol, LDL ( kötü huylu ) kolesterol ve trigliserid gibi testler kullanılmıştır. Ancak, insanların % 50’sinde kötü huylu olarak kabul edilen LDL kolesterol düzeyi normal olduğu halde, kalp-damar hastalıklarının görüldüğü fark edilmiştir. Araştırmalarda, asıl risk faktörünün small- dense LDL ( sLDL) denilen küçük LDL kolesterol parçacıkları olduğu ortaya çıkmaktadır.

sLDL düzeyi yüksek ise, kişiler 3 kat daha fazla kalp- damar hastalığı ve kalp krizi geçirmektedirler.

Bu nedenle, sLDL bakılması önerilmektedir.

MPO ( Myeloperoksidaz ) denilen test de, ileriye yönelik olarak kalp-damar hastalığı riskini öngörebilme yönünden önemli bir yeni test olarak belirtilmektedir. MPO, damarların iç duvarlarında biriken bir maddedir. MPO ile birlikte, hassas CRP (hsCRP) denilen test birlikte ölçülürse, 14 yıl önceden ileriye yönelik kalp hastalığından ölüm riski hakkında görüş belirtilebileceği yazılmaktadır. MPO veya hsCRP’den birisinde yükseklik var ise, kalp-damar hastalıklarından ölüm riski , düşük bulunan kişilere göre 5.3 kat daha fazladır.

MPO ve hsCRP’ nin her ikisi de yüksek ise, kalp-damar hastalığından ölüm riski, bunun da 4.3 kat daha fazlasıdır. Yani, bu testler düşük bulunan kişilere göre risk, yüksek bulunanlarda yaklaşık 20 kat daha fazladır. Bu nedenle, geleceğe yönelik risk belirleme yönünden bu testlerin bakılabileceği belirtilmektedir.

Her üç test için de kan alınması gereklidir. Aç karnına alınması daha uygundur.

Testler için, İstanbul dışından da laboratuvarlarımıza kargo ile kan alınarak örnek gönderilebilir.

Bu testler, Türkiye’ de ilk olarak Gelişim Tıp Laboratuvarları’nda başlatılmış durumdadır.

İsimli Yazarın Diğer Yazıları


Trdoktor; blog sayfasıdır. Trdoktor blog sayfası üzerinde doktorların yazdığı makale ve videoları görünütleyebilirsiniz.